9 Ekim 2010 Cumartesi

İlk yazı...İlk merhaba...İlk pekiyiler...

              Merhaba diyerek söz başlamak istiyorum adet olduğu üzere...Aslında bir süredir aklımda vardı bir bloga üye olup hayata dair düşündüklerimi paylaşmak...Ama siz deyin üşengeçlikten ben diyim vakitsizlikten bir türlü vakit ayıramamıştım.Son günlerde yaşadıklarımdan sonraysa artık dedim erteleme Yıldız bazı şeyleri...Böylece ertelediklerim listesinden blog olayını da çıkarmaya karar verdim...Sonuç olarak işte burdayım. :)
              Hayat bazen üstümüze üstümüze gelir ya...Hani sanki özel olarak bizi gıcık etmeye çalışıyormuş gibi...Sanki bizden nefret ediyor gibi...Bir süredir işte ben de tam böyle hissediyordum.Her ne kadar kendimi motive etmeye çalışsam da dilimde tek birşey vardı:"O eski halimden eser yok şimdiiiii....."Bu modda dolaşıyordum etrafta.Geveze Yıldız'dan dut yemiş bülbüle;neşeli bir kızdan somurtkan şirine dönmüştüm bir anda...Bir anda dediğime bakmayın tabiki bu duruma pat diye gelmedim.Deli değilim o kadar yani. :) Ama hayata da çok yardımcı oldum beni bu pozlara soksun diye.Son yaşadıklarım da hepsinin üstüne bilumum baharatlar ekleyince geçen haftasonunu casper gibi geçirdim.Sonra bir arkadaşım bana kendisinin okuyup çok beğendiği bir kitabı hediye etti.Secret okuyanlar bilir...Aynen ona benzer ama kişisel gelişim tarafı ağır basan bir kitap.Merak edenler için Aykut Oğut'un yazmış olduğu "Evrenden Torpilim Var"  bu kitabın adı.Aslında bakarsanız kitap bilmediğiniz birşey anlatmıyor size.Sadece okuyunca aslında bildiğiniz şeyleri hatırlamış oluyorsunuz...Birşeylerin farkına varıyorsunuz...Bir aydınlama oluyor yani. :)) Kitabın sonunda da bütün okuduklarını ve bildiklerinizi uygulayabilmeniz için egzersizler var.Ben bunlardan en çok şükretme egzersizini beğendim.Çünkü zaten bana çok yakın olan bir durum...Üç aşamada yapıyorsunuz bunu.Önce sahip olduklarınız için şükrediyorsunuz.Sonra -miş gibi yapıp şükrediyorsunuz.Son olarak da niyet ederek şükrediyorsunuz.(Örn;yarın güzel bir gün olacağı için şükrediyorum)
               Kitabı okuyunca döndüm bir etrafıma baktım...Düşündüm...Ben şükrediyodum hep evet ama son zamanlarda ne kadar da vazife gibi yapmışım bunu meğer...Hissetmeden...Oysa benim şükredecek çok şeyim vardı.Şefkat dolu bir annem;bana kol kanat geren bir babam;çok sevdiğim bir kardeşim;beni çok seven arkadaşlarım;yılların eskitemediği dostlarım;beni düşünen kuzenlerim,akrabalarım...Bütün bunlar için bile öyle bezgin bekir gibi dolaşmamam gerekiyor,bunu farkettim. :) Heyyytttt dedimmmm kötü düşünceler dağılın uleynnnnn!!!...Nerde benim pembiş gözlüklerimmmmm???? :))) İşte böyle başladı özüme dönme çabaları...
               Haftaya işte bu kendime verdiğim gazla başladım... :))) Bir motivasyon...Bir "bu da dert mi ki?" hali sormayın gitsin.... :))) Evet  belki henüz  içinde bulunduğum şartları değiştiremedim ama azimliyim...Slogan "Yeni bir aşk!Yeni bir iş!Yeni bir ben!" :)) Ehhh tabi insanız,arada bu motivasyonu kaybedip enerjimi düşürdüğüm anlar oluyo(Unutursam hatırlatın olur mu? : )  ).İşte önemli olan o an bunu farkedip hemen toparlamak...Mesela bugün hava kapalıydı.Bardaktan boşanırcasına bir yağmur vardı ve "yine" sıkıcı bir iş günüydü.Bir an içinde bulunduğum yer çok yabancı geldi...Orada olmak istemedim.Sonra bir baktım yağmur bir süreliğine dindi ve gökkuşağı çıktı.İstanbul'da gökkuşağı görmek her zaman nasip olacak bişey değildir.O an yine silkeledim kendimi. :))) Böyle ufak şeyleri işaret alıp ışığı görebilmek önemli olan sanırım...
               Bu yazıyı okuyup kendini aynı durumda hissedenler olacaktır eminim.Yapmayın arkadaşlar...Kitapdı,secrettı,evrene pozitif enerji göndermekti...Adı ne olursa olsun...Hepsi aynı kapıya çıkıyor aslında.Hayat çok kısa...Hem de kendimizi önemsiz şeylerle üzmemize değmeyecek kadar kısa...Hayat bize verilen bir şans...Ama ikinci bir şans yok hayatla ilgili...O yüzden bu bir kere verilen şansı iyi değerlendirmek lazım...Kimse için kendinizi üzmeyin...Kimsenin sizi üzmesine izin vermeyin...Sizi üzenleri çıkarın hayatınızdan...Başkalarının hayatını değil kendi hayatınızı yaşayın...Canınız ne istiyorsa onu yapın...Nerde olmak istiyorsanız orda olun,kiminle olmak istiyorsanız onunla olun...Heee tabiki her istediğimiz olmayabilir...Bazen bizim çok istediğimiz birşey aslında bizim için hayırlı olmayabilir...O an farkedemesek de bu aslında böyledir.O yüzden şükrederken Allah'a verdikleri için değil,vermedikleri için de şükredin...Mutlaka bir bildiği vardır...
                Uzun lafın kısası ilk "pekiyi"yi kendime vermek istiyorum.Şımarıklık gibi olacak belki ama bırakın biraz şımartayım kendimi bu ara. :))) İkinci "pekiyi" bana kitabı hediye edip kendime gelmemi sağlayan arkadaşıma....Üçüncü "pekiyi" haftasonunu ve bütün haftayı beni dinlemekle ve destek olmakla geçiren dünyanın en iyi arkadaşlarına...Ve son "pekiyi" de bu yazıyı okuyup aydınlanma yaşayan her kimse ona...size... :)))
                Bir sonraki yazımda görüşmek üzere...Anı yaşayın...Mutlu kalın... :)))